FLORANSA GEZİSİ
Gezi stajını yapmak için bu sene
Floransa’yı seçtim. Rönesansın doğum yeri olarak bilinen ve aynı zamanda
İtalyan Krallığı’nın bir dönem başkentliğini yapmış olan bu şehrin benim
açımdan gezilecek ve öğrenilecek güzel bir imkan olduğunu düşünüyorum. Bu şehir
Arno Nehri’nin etrafında kurulu bir şehir olduğu için şehir hem gece hem de
gündüz kendine aşık eden muhteşem bir şehir.
Bu geziye okuldan üç arkadaş çıktık.
Üçümüz de mimarlık öğrencileri olduğumuz için hem birbirimize yararlı olduk hem
de görmemiz gereken yerleri atlamamış olduk. Bu şehrin birbirinden güzel tarihi
yapıları, sanat merkezleri, müzeleri ve meydanlarını gezerken çok eğlendik ve
öğrendik.
Piazza del Duomo
Duomo meydanı şehrin en göz alıcı
meydanı. Dar sokaklardan çıktığınız o meydan ve meydanda bulunan Duomo
(Floransa Kathedrali) insanı büyüleyen bir etkiye sahip. Kathedral meydanda
bütün heybetiyle yükseliyor. Kathedral, Giotto’nun Çan Kulesi, Aziz Giovanni
Vaftizhanesi, Museo Dell’Opera del Duomo meydanı çevreleyen yapılar arasında.
Ponte Vecchio
Şehrin en güzel şeyi olan Ponte
Vecchio ya da öteki adıyla Eski Köprü. Floransa’nın en eski ve en ünlü
köprüsüdür. Günümüzde köprünün üzerinde dünyaca ünlü kuyumcular ve saatçiler
vardır. Köprü Ufuzzi ve Medici Sarayı’nı birbirine bağlar. Yapılış amacı ise
Medici ailesinin halka karışmadan koridordaki resimlere bakarak geçişlerini
sağlamaktır. 1345 yılında inşa edilmiş olan bu köprü 2. Dünya Savaşı’nda yara
almadan kalabilmiş bir de bunun üzerine sel geçirmiştir fakat hala sağlam bir
şekilde ayaktadır. Köprü Arno Nehrinin üzerindedir ve muhteşem bir manzaraya
sahiptir. Özellikle geceleri dükkanlar
kapandıktan sonra bile insan olan köprüde müzik çalan sokak sanatçıları ve
karşınızda Arno Nehri panaromasıyla oldukça etkileyici bir mekandır.
Uffizi Galerisi
Floransa’nın dünyaca ünlü sanat
galerisidir. Yapı 1560 – 1580
yılları arasında Dük I. Cosimo’nun çalışma ofisi olarak inşa edilmiştir. Mimar
Vasari tarafından yapılan bina, sonrasında galeriye dönüştürülmüştür. Vasari’nin
en büyük eseri olarak bilinen bu galeride kronolojik sıraya göre düzenlenmiş
geniş bir koleksiyon vardır. Rönesans’ın en önemli eserlerinin de
görülebileceği koleksiyon Medici Ailesi tarafından oluşturulmuştur. Burada beni
en çok etkileyen eser ise Venüs’ün doğuşu olmuştur. Derslerimizde de defalarca
fotoğraflarını görüp hikayesini dinlediğimiz tablo tüm heybetiyle karşımıza
çıktığında etkilenmemek elde değildi.
Pitti
Sarayı
Floransa’nın
en büyük mimari yapısıdır. Kapısında bile o büyüklüğü ve heybetiyle sizi içine
çeker. Brunelleschi tarafından tasarlanan Pitti Sarayı Luca Fancelli tarafından
yapılmıştır. Pitti Ailesi için inşa edilen saray, 16. yüzyıllarda Medici
Ailesi’ne satılmıştır. Bu dönemde yapıya bir avlu ve iki yan kısım eklenmiştir.
Pitti Sarayı’nda beş tane önemli müze ve galeri bulunmaktadır.
Sarayın
birinci katında 16. ve 17. yüzyıldan kalma önemli resimlerin görülebileceği Palatine Galerisi vardır.
Bu galeride Barok ve Rönesans eserleri mevcuttur. Kronoloji ve içerik
sıralamasına dikkat edilmese de yapıldığı ve tasvir ettiği dönemlerin önemi
nedeniyle görülmeye değer bir galeridir. Galerinin 1 ve 5 nolu odalarındaki
tavan freskleri oldukça görkemlidir. Mitoloji galeride kullanılan bir diğer
öğedir. Yine birinci katta görülebilecek bir diğer kısım Kral Daireleridir
ve burada 19. yüzyıl tasvirleri bulunmaktadır. Ünlü Floransalı ressamların
freskleriyle dekore edildiği kraliyet dairelerinde Justus Susterman tarafından
yapılan Medici portreleri görülmelidir. Beyaz ve altın renkli tavanlar oldukça
gösterişlidir. Sarayın son katında Modern Sanat Galerisi vardır
ve bu bölümde 19. ve 20. yüzyıl sanat eserlerini görmek mümkündür. Bu bölümde
sarayın dekorasyonunda kullanılan resimler vardır. Özel koleksiyonun yanı sıra
devletin bağışladığı resimler burada görülebilir. Sarayda yer alan bir diğer
ilginç ve görülmeye değer bölüm Porselen Müzesi ve Kostüm Galerisi’dir.
Bu kısım, 1983 yılında açılmıştır. Monarşinin kaldırılmasına kadar kraliyet
ailesinin kullandığı porselen ve moda ürünleri sergilenir.

Signoria
Meydanı
Kaldığımız
eve çok yakın olan bu güzel meydanda çok fazla vakit geçirdik. Açık hava müzesini andıran bu yer
Floransa’nın 2. en büyük meydanıymış. Meydanın en önemli parçası Davud
heykelinin bir replikası. Hafif esintili, dolunaylı bir gece elimde kahvem ile
meydanı izlerken aklımdan “vay be muhteşem” diye geçirdiğimi hatırlıyorum.
Meydanda
görebileceğiniz yapı ve eserler arasında meclis salonu Salone dei Cinquecento, Neptün Çeşmesi, Giambologna’nın atlı Grandük I. Cosimo
heykeli ve mermerden oyulma Sabin Kadınların Kaçırılması heykeli, etrafı su
perileri ile çevrili Ammannati’nin Neptün Çeşmesi, Cellini’den Perseus, Palazzo
Vecchio, antik Roma heykelleri ile bezeli Loggia dei Lanzi, Loggia dei
Lanzi’nin tepesinde bulunan Uffizi Kafe, Cellini’den Perseus he
ykeli
bulunmaktadır. Michelangelo’nun günümüzde Accademia’da bulunan dünyaca ünlü “Davud” heykeli bu meydandan alınmıştır. Signoria
Meydanı’nda heykelin bir replikası bulunmaktadır.
Piazza della Repubblica
Piazza della Repubblica, Floransa’nın ünlü meydanlarından biridir. Floransa’da alışveriş
denilince akla gelen ilk yerlerden biri bu meydandır ve birçok ünlü mağazanın
yanı sıra irili ufaklı butik de burada görülebilir. Şehirdeki merkezi tren ve
otobüs istasyonu bu meydan yakınındadır. Buradan şehir merkezine yürüyerek
ulaşmak mümkündür.
Günümüzde görülen
meydan, 1890 yılında düzenlenmiş halidir. Piazza della Repubblica’nın batısında
zafer takı bulunmaktadır. Meydanda bulunan en ünlü kafe Giubbe
Rosse 20.
yüzyıldan itibaren sanatçıların uğrak yeri haline gelmiştir. Doğusundaysa
şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Rinascente görülebilir.